11 Şubat 2017 Cumartesi

ABD İzlenimlerim - 1

Bir süre önce 2006 Nobel Ödülü sahibi Craig Mello'nun grubunda kıdemlı biyoinformatik uzmanı olarak göreve başladım. Buraya ait izlenimlerimi mümkün olduğunca objektif bir şekilde sizlerle hayranlık ve nefret uçlarında gezinmeden paylaşmak istiyorum. Öküzün altında buzağı aramanın fazlasıyla yaygın olduğu ve başarısızlığın yeni başarı olarak tanımlandığı bir ortamdan böylesine prestijli bir yere geçmek bana çok iyi geldi, ve yazmaya bu vesileyle tekrar başlamak istedim. 

Çalıştığım merkez ABD'nin kuzey doğusunda yer alan Massachusetts eyaletinde, Worcester şehrinde yer alıyor. Ekonomik büyüklüğün bir ölçüsü olan gayrısafi yurtiçi hasıla açısından baktığımızda bulunduğum eyalet 6.8 milyon nüfusla 474 milyar dolarlık bir GSYH'ye sahipken; Türkiye'nin rakamlarına baktığımızda 80 milyonluk nüfusla 734 milyar dolarlık bir GSYH değeriyle karşılaşıyoruz. Bulunduğum bölge yaşam bilimlerinin silikon vadisi olarak adlandırılıyor, zaten eyaletin en büyük ekonomik unsurlarından birini biyoteknoloji oluşturuyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinden MIT ve Harvard'ı da içeren ve Sarmaşık Ligi olarak adlandırılan 8 üniversitenin ortasında yer alıyor.

Bu kısa bilginin ardından aktarmak istediğim ilk anahtar kelime şu: süreklilik. Bu bölgede insanlar her yeni günde bir öncekinin üzerine bir şey koyuyorlar. Bu sadece eğitim için geçerli değil: marketlerdeki kasiyerlerde bile bunu hissedebiliyorsunuz. Rekabetin çok yoğun olduğu bir ülke burası, ve her zaman en iyi olmak zorundasınız, bunu da sürekli sağlamalısınız. Bunun bir süre sonra yorucu hale geldiğini birçok arkadaşımdan duymuştum, ancak bu aynı zamanda mükemmelliği de beraberinde getiriyor. 

Şöyle bir benzetmeyle bu durumu açıklayabilirim sanırım: burada her gün bir santimetre ilerliyor insanlar, senede yaklaşık 3.5 metre yapıyor, 100 yılda ise 350 metre. Ülkemizde ise bazen çok hızlı ilerleyip günde birkaç santimetre yol alıyoruz, bazen bir senede 10 metreyi buluyor, ancak genelde ortalama 10 senede bir bu düzen yerini düzensizliğe bırakıyor ve yıllık 10 metrelik mesafeyi geri dönerek yarım metreye veya çok daha azına indiriyoruz. Bunun birçok sebebi var ve siyasi bir tartışmaya girmeye niyetim yok, yine de şunu söyleyebilirim: bence en büyük sebepleri henüz konuşmuyoruz.

Kayseri Fen Lisesi'nden ve Bilkent'ten çok zeki ve kapasiteli birçok arkadaşım var, hatta ortalamaya baktığımız zaman buradaki iyi kurumların üzerine bile çıkabilir, ancak süreklilik olmayınca mutlaka birilerini küstürüyoruz. Bu durum bence bilim ve teknolojide neden bu kadar geri kaldığımızı da açıklıyor: sürekliliği kaybettiğimiz zaman parlak insanları küstürüyoruz veya ortaya çıkan belirsizlik ortamında kapasitesiz insanlar parlak insanlarımızın ayaklarını kaydırıyor. Böyle olunca da her dönemde kazanan, vasatın biraz altında ve kendilerine sıra gelmeyecek kadar kapasitesiz olanlar oluyor: sadece oldukları konumda yeterince beklemeleri gerek, nasılsa herkesi gönderince geriye bir tek onlar kalıyor. Her genellemede olduğu gibi bu genellemede de istisnaların müstesna olduğunu söylemekte fayda var.

Peki ne yapmak gerek? Umutsuzluğa kapılıp işi gücü bırakmalı mı insan? Bunun cevabını çok aradım, ve buraya gelince kafamda birçok şey netleşti: sürekli bir şekilde daha iyiyi aramak gerekiyor. Günlük kaygılarımız ve olumsuz atmosfer her ne kadar duygu ve düşünce dünyamızı kötü etkileyip enerjimizi çalsa da, yine de devam etmek gerek. Buradaki ölçü de çok kıymetli bir dostumun ifadesiyle, her gün bir kelime dahi olsa yeni bir şey öğrenmek; bu esnada da afilli cümleler kurup bas bas bağırmaktan başka bir şey yapmayan tiplere de mümkün olduğunca kulak tıkamak, ve yeni güne bir kelime daha katmak. Yapacak daha iyi bir şey olup olmadığını da tartışabiliriz, ama bunu tartışırken dahi bir kelime daha katmak gerek her güne, sonraki gün bir kelime daha.


Sözün Özü:
Dünyadaki bilimsel, teknolojik ve ekonomik alanlarda neredeyse her kategorideki en büyük devlet olan ABD'nin yaptığı en büyük şeyin, yaptığı şeyi sürekli yapması olduğunu gördüm.



Proje:
ABD'nin sahip olduğu biyoteknoloji patent sayısının diğer ülkelerle olan kıyaslamasını incelemek adına bu linke tıklayabilirsiniz. Türkiye kaçıncı sırada?

Meraklısına:
ABD'nin dünyanın en büyük ekonomik gücü ünvanına 1890'lı yıllarda kavuştuğunu ve o günden bu yana bu ünvanı kesintisiz olarak taşıdığını biliyor musunuz? Sıralamada ikinci olan Çin'in yaklaşık 1.6 katı, üçüncü sıradaki Japonya'nın ise 4.5 katı büyüklükte. Tüm Avrupa Birliği ülkeleri bir araya geldiğinde bile ABD'ye yetişemiyor.