1 Ocak 2015 Perşembe

Yeni Yılda Durum Tespiti ve Özeleştiriler

Zaman sonsuz bir döngü ve buna rağmen bu döngüde bazı kırılma noktalarında daha keskin değişimler olmasını bekleriz. Yeni yılın da güzellikler, mutluluklar, başarılar ve huzur getirmesini diliyorum.

Bu blogu oluşturmaya başlayalı iki yıl olmuş. Bu süreç bana çok şey öğretti. Dünyanın en iyi yazarı değilim, yine de ortalamanın üzerinde olduğumu umuyorum. İşin kötüsü, kendimi kıyaslayabileceğim ve bu konularda Türkçe yazılmış başka bir kaynak neredeyse yok, bu nedenle kendimi hangi noktalarda geliştirmem gerektiğine ilişkin de yeterli ipucunu elde edebildiğim söylenemez. Yine de okunma istatistikleri ve yorumlara bakarak neler yapmam gerektiği konusunda fikirler edinmeye çalışıyorum.

Yazıları hazırlarken bazen birkaç gün bazense birkaç hafta boyunca düşünüyor olurum: araç kullanırken, yolda yürürken, uyumaya hazırlanırken, uyandığımda yataktan kalkmadan hemen önce, ve hatta bazen de beni çok sarmayan sohbetlerde. Bu nedenle kafamda önce büyük resim oluşur ve sonra bu resmi detaylandırmaya başlarım. Bunun sonucunda yazılarımda şöyle bir karakterin oluştuğunu görüyorum: yer yer bakıldığında biraz kopuk gibi görünen ancak iyi bir konsantrasyonla tamamı ele alındığında açıklayıcı olan metinler ortaya çıkıyor. Bunun arkasında şöyle bir motivasyon da var: ele aldığımız konuların hiçbiri tek bir yazıyla açıklanabilecek kadar yüzeysel konular değil, ayrıca yüzeysel bir şekilde ele alınsa bile her analizin kendine özgü yapısı nedeniyle bir bilgi bir diğer analizde kullanılamıyor. Bu nedenle büyük resmin hep odakta olması lazım.

Bu yüzden hap gibi yazılar yazamadığım bir gerçek. Burada da iki seçenek arasında ortalarda yer almaya çalışıyorum: hap gibi yazılarla hızlıca çözüm oluşturacak ancak her duruma uyarlanamayacak metinlerle, bir konuyu enine boyuna anlatmaya çalışan ancak belki de bir kitap haline dönüşebilecek derinlikte metinler. Sanırım bu ikilemi uzun süre yazılarımda hissediyor olacaksınız. Şu da bir gerçek ki artık kolay kolay uzun metinler okuyamıyoruz; bu nedenle konsantrasyon süremiz de çok kısaldı. Videolarda bile bu sürenin yaklaşık 5 dakika olduğundan bahsediliyor: tipik bir youtube veya facebook videosunda olduğu gibi.

Bir başka ikilemi ise yazıların konusunu seçerken yaşıyorum. Okunma sayılarına bakınca primer tasarımının çok ilgi çekiyor olması, bu tür pratik bilgilere ihtiyacın üst düzey olduğunun göstergesi. Ancak basit gibi görünen bu konunun bile derinlemesine ele alınması gerekiyor; aksi takdirde yanlış çalışan ve yanlış çalıştığının farkında olunmayan bir çok deney karşımıza çıkıyor. Hatta bu iddiamı bir adım daha ileri götürmek istiyorum: genom alanında dünya çapında kabul gören çok az yayınımızın olmasının bence en büyük nedenlerinden biri, primer tasarımı aşamasının basite alınıyor olması. Sonra ya sonuç çıkmıyor, ya da tekrarlanamayan veya düşük kaliteli sonuçlar çıkıyor. Bunları da kabul gören makalelere dönüştüremiyoruz. Tabii ki istisnalar müstesna.

Diğer yandan ise veri analizi süreçleri konusunda daha üst düzeyde ve işin felsefesine giren yazılarla düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Talebin pek de fazla olmadığı bu tarz yazılarınsa biyoinformatik konusunda derinleşmek isteyenler için Türkçe bir altyapı, bir referans veya en azından üzerinde düşünmeye sevk edici bir sebep olduğunu düşünüyorum. Sanırım ilerleyen zamanlarda bu ikilemime ilişkin daha dengeli bir yaklaşım geliştirmeliyim.

Primer tasarımı yazılarıma olan ilginin beraberinde getirdiği bir diğer problem ise, Türkçe kaynak konusunda çektiğimiz sıkıntının bunca zamana rağmen devam ediyor olması. Şunun çok iyi bir şekilde farkındayım: kaliteli bir çalışmanın uluslararası kabul görmesi için İngilizce yazılıyor olması şart. Ağzınızla kuş tutsanız bile Türkçe yazılan herhangi bir makale, kitap veya herhangi bir öğretici dökümanın maalesef neredeyse hiç kıymeti yok. TÜBİTAK bir süredir akademik yayınlar için destek çağrılarına çıkıyor, teoride anlamlı olsa da pratikte birşeyleri değiştirebilecek kapasitede değil bu girişim. Böyle olunca da temel seviyede yapılabilecek analizler kalitesiz bir şekilde gerçekleştiriliyor. Bu kısır döngü nedeniyle de bu treni de kaçırıyoruz. Neyse, parası neyse verir gerektiğinde yurt dışında yaptırırız nasıl olsa.

Türkçe kaynak sıkıntısını çözmek adına en azından bu blogda birşeyler yapmaya çalışıyoruz, bu nedenle size bir süre önce duyurduğum yeni yazarlarımız yazılarıyla katkıda bulunacaklar. Süreç biraz yavaş işlese de şunu unutmamak lazım: bu blog için harcanan mesai tamamen gönüllülük üzerine ve karşılığında hiç bir şey getirmiyor. Bu nedenle hayatta kalma ve günü devam ettirme dürtüsü karşısında biraz geri planda kalsa da, yavaş da olsa emin adımlarla ilerlemenin daha kıymetli olduğunu düşünüyoruz.

Kendime ilişkin bahsetmek istediğim bir diğer konu ise, yazı dizilerini hazırlamaya olan iştah ve enerjimin devam ettirme söz konusu olunca sekteye uğraması. Bunun en temel nedeni, paylaşabildiğim kadar çok şeyi derinlemesine paylaşmaya çalışmak; ancak konu sayısı artınca enerjim bölünüyor. Bazı konuların da pek rağbet görmemesi de bunu tetikliyor. Bu sürece bir deneme yanılma süreci olarak bakıyorum; umarım ileride hem ekibimiz genişler, hem de daha fazla zaman ayırabileceğimiz bir ortamı destekleyen gelişmeler olur.

Yeri geldikçe her platformda bilgilendirici ve öğretici konuşmalar ve eğitimler gerçekleştirmeye çalışıyorum. Bu tarz birebir çalışmaların bir blog yazısına göre daha az kitleye hitap etmesine karşın daha verimli olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun için de kayda değer bir çabaya ve amatör grupların oluşmasına ihtiyaç var. Bu noktada en büyük kısıtlayıcı etken coğrafi uzaklık. Biyoinformatik niş bir alan ve bu konuyla ilgilenen kişi sayısı il bazında kritik kütleye kolay kolay ulaşamıyor. Yine de en büyük temennim yeni yılda bu tarz grupların oluşması; böylesine ilgili bir grupla neler yapılabileceğini geçen yaz GenKök'te bizzat gördük ve açıkçası sonuçlar fazlasıyla etkileyiciydi.

Geçen senenin muhasebesini yaptığımda tabii ki bunlarla sınırlı değil liste, ancak daha da uzatmamak adına en önemlilerin bunlar olduğunu düşünüyorum. Yeni yılda sevdiğimiz işleri yapma fırsatı bulabildiğimiz, işlerimizi hakkıyla yapabildiğimiz ve güzel yapılan işlerin takdir edilerek sürekliliğinin sağlandığı bir ortam diliyorum hepimize.


Sözün Özü:
Yapılacak çok iş var ve periyodik değerlendirmelerle öncelik sırasını belirleyip daha ileriye gideceğimizi umuyorum.



Proje:
Bulunduğunuz üniversite ya da ilde biyoinformatik alanına ilgi gösteren kişileri bulmaya çalışıp neler yapabileceğinizi konuşabileceğiniz bir ortam oluşturun.

Meraklısına:
Her şey bir ilk adımla başlar, belirli bir olgunluğa ulaşabilmesi içinse kesintisiz bir devamlılığa ihtiyacı vardır. 3. senesine girdiğimiz bu blogda da umarım bu devamlılığı sağlar ve 5. senemizi görebilirsek o zamana kadar devamlılığı olan bir grup oluşturmayı başarabiliriz.